2 Haziran 2016 Perşembe

aslan oğlum benim

            

     İlk bebeğimizi kaybetmenin hayal kırıklığını ikinci bebeğimizle onarmaya çalışıyorduk.Hayatımızın odağına koymuştuk Onu,Onunla seviniyor,Onunla üzülüyorduk.Taaa ki ikinci bebek haberini alana kadar.Ama nasıl olacaktı,daha beş aylıktı bebeğim,daha çok erkendi....Aslında hep iki çocuğum olsun istemiştim.Hayatta bir kardeşi olmalıydı insanın,anneliğin o müthiş güzelliğini tattıktan sonra beraberinde gelen zorluklara tekrar göğüs geremeyip,üzerlerine titreyen çocuklarını hayatta yalnız başlarına bırakmak bencillik gibi gelmiştir bana.Ama daha beş aylık bir oğlum vardı,henüz çok erkendi,hele bi üç yaşına gelsindi .Ben sevemeyeceğim galiba bu bebeği diye düşünmeye başlamıştım...Daha birinciye doyamadan sevgim mi bölünecekti şimdi?Ama bilmediğim birşey vardı,on tane çocuğunuz olsa onbirinciye bile sevgisi yetermiş annelerin,annelik böyle birşeymiş işte.

      İkinci bebek fikrine alışınca,oldu madem kız olsa keşke demeye başladım.Bir oğlum vardı zaten bir de kız bebek fena olmazdı hani:)Cinsiyeti öğrenmeye gittiğimiz o gün çok heyecanlıydım.İnşallah kız olur Allahım diye dua  ediyordum.Doktor hanım ultrason muayenesinden sonra:Bir oğlunuz daha olacak ama bacakları gelişememiş görünüyor.Haftaya geniş kapsamlı bir renkli ultrason çektirip tekrar görüşelim dediğinde Allaha isyan etmiş gibi hissetmiştim kendimi ve başımdan aşağı kaynar sular döküldü.Kız olsun diye dua edeceğime neden sağlıklı olsun diye dua etmemiştim ki...

     Endişe dolu bir hafta geçirmiştik.Başka bir merkeze başka bir doktora gitmiştik.Ayşegül adında yüzünü artık hatırlamadığım çok tatlı bir doktor muayene etmişti beni ve artık düzenli olarak her hafta ona emanettim.ultrason sonucunda bacak boyunun bedene oranla bir iki cm kısa olduğu ortaya çıkmıştı.Ama henüz sorun mu değil mi bilmiyorduk.Çok tatlı Ayşegül hanımın açıkladığına göre, eğer düzenli kontrollerde bacaklarda kendi oranında gelişiyorsa sorun yoktu.Ama bacak gelişmeyip sadece beden gelişiyorsa işte o zaman endişelenmeliymişiz.İskandinavya ülkelerinde ki insanları düşünün,genetik olarak hepsi mavi gözlüdür.Aralarından bazıları kahverengi gözlü doğdu diye sorunlu diyemeyiz değil mi?İşte sizin oğlunuz da bacak boyu diğer insanlara göre beden boyundan biraz kısa olacak ama bu sakat doğacak anlamına gelmiyor,muhtemelen genetik bir durumdur;dedi ve oğlunuz sağlıklı görünüyor ancak 2 650 gr. doğacak diye de ekledi.

    Doğum zamanı gelip çatmıştı.Zor bir hamilelikti benim için çünkü ilgiye ve anne kucağına ihtiyacı olan ve daha kendisi bebek olduğu halde zorunlu olarak abilik görevi verilmiş bir oğlum vardı.Dosdoğru dinlenemiyordum ve en üzücü olanı da oğlumu her istediğinde kucağıma alamıyordum.

     Doğum için Ümraniye'deki özel Afiyet hastanesine karar vermiştik.Orkide Sancı adındaki doktoru önermişlerdi.İlk doğum sezeryan olduğu ve iki hamilelik arasında çok az bir zaman olduğu için tekrar sezaryana karar verilmişti..ilk sezaryanımda aklımda sadece kucağıma alacağım oğlumun heyacanı vardı.Ama şimdi ameliyata girerken geride bıraktığım oğlum vardı aklımda.Ya ameliyattan sağ çıkamazsam o masum bebek ne olacaktı?Bu düşüncelerle ve gözümde yaşlarla girdim ameliyata

    Sezaryan bitip gözlerimi açtığımda bebeğimi kucağıma almak istedim.ama küveze koymuşlardı.Neden noldu yoksa gene mi korkusu tekrar kendini göstermişti.Solunumu düzensizmiş kontrol içinmiş endişenmeme gerek yokmuş ama gel onu sen bana anlat....

     Allahıma çok şükür sorunsuz çıktık hem küvezden hem hastaneden.Ama yenidoğan sarılığı denen bir sarılığa yakalanmıştı bebeğimiz.Üst seviyede değildi  takip şartıyla taburcu etmişlerdi.Eve gittiğimiz gece sarılığı yükseldi ve apar topar tekrar hastaneye gittik.O zaman sigortamız işleme konmadığında yararlamıyorduk.(şimdiki gibi değil tabiii sağlık işleyişi) bizi acil olarak göztepe ssk hastanesine yönlendirdiler.Yanımda annem eşim ve 14 aylık oğlumuzla göztepe ssk nın çocuk aciline gittik.Ben neden acilden giriyoruz ki normal kapıdan girelim diyorum.Tabii eşime çabuk yetiştirin bebeği kaybedebilirsiniz sarılığı çok üst seviyede dediklerinden haberim yok.Oradan da elimiz boş döndük. acilden girdiğimiz için ilk müdahale yapıldı ve sigortanız olmadığı için daha fazla bir işlem yapamayacaklarını ve doğduğu hastaneye geri gitmemiz gerektiği söylendi.Tekrar düştük yollara ve artık işin ciddiyetini bende anlamıştım.Afiyet hastanesine geri geldiğimizde masrafları karşılayabileceğimize dair bir kağıt imzalatıp tedaviye başladılar.Ve benim minik oğlum üzerinde sadece alt bezi olduğu halde küveze konuldu ve gözleri zarar görmesin diye siyah bir bantla kapatılıp mavi ışığın altında adına fototerapi dedikleri bir tedaviye başlandı.

   Üç gün süren tedavi boyunca günde üç kere anne sütü vermeye Maltepe'den  Ümraniye'ye gidiyorduk.Her seferinde sütü sağıp bebeğe hemşirelerin belirlediği saatte onlar veriyorlardı.Ben de bebeğimi görebiliyordum böylece.

    Haaa. bu arada yazmayı unuttum....2650gr dan fazla doğmaz dedikleri bebeğim 3950gr. dünyaya gelince başta çok tatlı Ayşegül Hanım olmak üzere herkesi şaşırtmıştı.Aslan oğlum benim.

    VEE... doğduğu gün herkesi şaşırtıp aynı zamanda korkutan aslan oğlum şimdi büyüdü de reşit oluyor
.Hep mutluluk ve gurur verdin bana,hep hareketliydin ama asla çok yaramaz bir çocuk olmadın.Asla hayal kırıklığı yaşatmadın bana,Seni çok seviyorum dünyanın en kafa dengi çocuğu....İyi ki doğdun iyi ki benim çocuğum oldun.....DOĞUM GÜNÜN KUTLU OLSUN.........

4 yorum:

  1. Hem ders niteliğinde hem de roman edasıyla yazmışsınız. Allah onu size bağışlamış. Rabbim yolunu ve bahtını açık etsin inşallah. Erol

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. teşekkür ederim Erol,Allah bütün çocuklara sağlık sıhhat versin.

      Sil
  2. Çok güzel anlatmışsın harika olmuş.. aslan oğlum benimm 😊

    YanıtlaSil
  3. Çok güzel anlatmışsın harika olmuş.. aslan oğlum benimm 😊

    YanıtlaSil