
Ramazan ayı 33 senede bir aynı zamana denk geldiğinden benim çocukluğumda da uzun yaz günleri oruçlu geçiyordu.O ramazan ayında teyzemin bizimle aynı yaşlardaki oğlu ve kızı tatilini geçirmeye bize gelmişlerdi.Anneme bizi de sahura kaldır diye tembihlemiştik.Ama annemin çağırmasına gerek kalmadan ramazan davulcusunun sesiyle uyanmıştık.Çocuk halimizle kolay zannediyorduk.Ne olacaktı bir gün yemek yemezsek sanki.Ama o uzun ve sıcak yaz günlerinde oruç tutmak bir çocuk için hiç de kolay değildi.Hele de benim gibi çelimsiz bir çocuk için daha da dayanılmaz bir hal alıyordu.Ama sahura kalkmıştık bir kere geri dönüşü yoktu.Hem oruç bozmanın çok büyük cezasının olduğu biliyorduk ve bu cezanın başımıza gelmesini istemiyorduk.

Ama hiçte kolay olmadı tabii,hem sıcak,hem açlık,hem de yaramaz kuzen bayağı yordu bizi.Uzun günün büyük bölümünü uykuda geçirdik ,artık sevmediğimiz yemekleri bile baklava börek yerine yiyecek hale gelmiştik.İftar yaklaşırken annem oyalanalım diye bizi bakkala yollamıştı.Sanki kıtlıktan çıkmışız gibi bisküi kraker depolamıştık.Balkonda iftar topunun atmasını heyecanla bekliyorduk.Ama iftar olunca bir tanesini bile yiyememiştik. İftarda hem teyzemin oğluna karşı verdiğimiz savaşı kazanmanın mutluluğunu, hemde o çocuk halimizle açlığa dayanıp tuttuğumuz orucun iç huzurunu unutamam.
Bir ramazan ritüeli olan mukabele babaannemin hoca kız kardeşi başkanlığında her sene amcamların evinde okunurdu.Bazı günler bende katılırdım.Kuran okumayı her sene yaz tatilinde gittiğim kuran kursunda küçük yaşta öğrenmiştim.Mukabeleye gitmeyi seviyordum.Çünkü koca koca kadınların içinde, o küçücük halimle, çok zor bir şeyi başarıyormuş edasıyla oturmak hoşuma gidiyordu. Hele bir de teyzeler aferin sana dedikçe gururum okşanıyor ,başım bulutlara değiyordu sanki.Akşamları teraviye gitmek diğer çocuklarla kıkırdaşmak demekti.Nasılsa büyükler namazı bozup bize kızamıyorlardı .Biz yarı namaz kılıp yarı kıkırdayıp çocukluğumuzun verdiği yaramazlık hakkımız kullanıyorduk,namazın sonunda da büyüklerden azarı işitiyorduk ama olsun,o kısacık kıkırdama yaramazlığı bizi mutlu etmeye yetiyordu.
Bayramlar da ayrı bir güzeldi.Arefeden başlardı telaş.Bizim ev köy mezarlığına yakın olduğu için mezarlığa gelenler bizde bir soluklanır, dinlenir, namaz kılar öyle evlerine giderdi.Bu da bizim evde ekstra temizlik, ekstra düzen demekti.Allahtan ikramlık sıkıntımız o gün için yoktu.Bayram günü erken kalkılır,bayramlıklar giyilir, misafirlerin gelmesi beklenirdi.Her ne kadar babam kardeşlerin en küçüğü olsa da Babaannem bizde kaldığı için misafirler bize gelirdi..

İster istemez ramazan klişesi geliyor insanın aklına,
AHH! NEREDE O ESKİ RAMAZANLAR,O ESKİ BAYRAMLAR.
AHH! NEREDE O ESKİ RAMAZANLAR,O ESKİ BAYRAMLAR.